İstanbul 8'inci Aile Mahkemesi Türk Medeni Kanunu’n 187. Maddesinin Anayasa’nın 2.,10., 17., 20., 90., ve 153. Maddelerine aykırılık teşkil ettiği sebebiyle ve soyadının kadının kimliği ile kişiliğinin bir parçasını oluşturduğu, itiraz konusu kuralla kadının evlenmeden önceki soyadını kullanma hakkına getirilen sınırlamanın meşru bir amacının bulunmadığı, erkeğin doğumla kazandığı soyadını ömrü boyunca kullanması mümkün iken aynı hakkın kadına tanınmamasının eşitlik ilkesi ile bağdaşmadığı gerekçesi ile ilgili hükmün iptali için Anayasa Mahkemesine başvurdu.
İlgili kanun hükmü “Kadın, evlenmekle kocasının soyadını alır; ancak evlendirme memuruna veya daha sonra nüfus idaresine yapacağı yazılı başvuruyla kocasının soyadı önünde önceki soyadını da kullanabilir. Daha önce iki soyadı kullanan kadın, bu haktan sadece bir soyadı için yararlanabilir.” Hükmü başvuru sonucunda AYM tarafından oy çokluğu ile iptal edildi.
Artık kadının evlenmeden önceki soyadını kullanabilmesi bu yönde talepte bulunması ve anılan soyadını kocasının soyadının önünde kullanması şartları kanunun yürürlük tarihinden itibaren mazi olmuştur.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu da 30/09/2015 tarihli 2014/889 E. 2015/2011 K.. sayılı kararında kadının evlenmeden önceki soyadının evlendikten sonra tek başına kullanılmasına izin verilmemesinin Sözleşmenin 8. Maddesiyle bağlantılı olarak 14. Maddesine aykırı olduğu sonucuna ulaşmış; kadının evlenmeden önceki soyadını evlendikten sonra tek başına kullanabilmesi için haklı bir nedenin bulunmasına gerek olmadığına da ayrıca dikkat çekilmiştir.
Anayasa Mahkemesi kararında nüfus kayıtlarındaki karışıklığın önlenmesi ve soy bağının sağlıklı bir şekilde tespit edilmesinde kamu yararı bulunduğu ancak bireylerin kimlik numaralarının bulunması ve nüfus hizmetlerinin bilişim teknolojilerinden faydalanılarak sunulduğunu da önemle vurgulamıştır. Anayasa Mahkemesi’nin değerlendirmesine göre “Erkek, evlenmeden önceki soyadını evlendikten sonra da tek başına kullanabildiği halde, kuralla kadının evlenmeden önceki soyadını evlendikten sonra ancak kocasının soyadının önünde kullanabileceği öngörüldüğünden karşılaştırmaya müsait şekilde benzer durumda olan eşler arasında cinsiyet temelinde farklı muamelenin yapıldığı açıktır. Ortak soyadının aile bağlarını korumanın zorunlu olduğunun, bu manada eşlerin ortak soyadı taşımamaları halinde aile bağlarının hiçbir şekilde korunamayacağının söylenmesi de zordur. Evlenmeden önceki soyadının, evlendikten sonra da tek başına kullanılması bağlamında kadın ve erkek arasında kuralla öngörülen farklı muamelenin nesnel ve makul bir temele dayanmaması sebebiyle eşitlik ilkesini ihlal ettiği sonucuna ulaşılmıştır.”
Anayasa Mahkemesinin oy çokluğuyla iptal ettiği ilgili kanun hükmünden sonra artık kadınların evlendikten sonra bekârlık soyadlarını kullanabilmeleri için dava açmalarına gerek kalmayacak. İptal kararı Resmi Gazete’de yayınlanmasından başlayarak 9 ay sonra yürürlüğe girecektir. Fakat hâlihazırda hukuki boşluk meydana gelecektir.
Cinsiyet temelinde ayrımcılığı yasaklayan uluslararası sözleşmeler mevcut olup, tarihsel süreç içerisinde kadın-erkek eşitliğini hayata geçirmeye yönelik hukuki gelişmelerin yaşandığı ve bu kapsamda eşitlik ilkesine aykırı olduğu değerlendirilen hükümlerin iptal edilmesi isabetlidir. Bununla beraber Anayasa Mahkemesinin bu iptal kararı ile evli kadının soyadı konusunda Türk Medeni Kanununda hukuki boşluk oluştuğundan gözler “TBMM” çevrilecektir.
Önümüzdeki seçimlerde kadınların soy isim seçimi konusunda tercihlerini belirleyecek olan Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni de seçecek olmaları söz konusu olacaktır.
Av. Burak EVCİ
FLORYA HUKUK BÜROSU